Uluslararası bir araştırmaya göre, 2080 yılında dünya genelinde 65 yaş üstü nüfusun 24.7% ile genç nüfusu (0-14 yaş) geçmesi bekleniyor. Bu durum, demografik yapıda büyük değişimlere neden olacak ve toplumların yaşlanma süreci hızlanacak.
Yaşlı nüfusun artması, sağlık hizmetlerine ve sosyal güvenlik sistemlerine olan talebi artıracağı için bu alanlarda reformların yapılması kaçınılmaz hale gelecek.
Bu değişim ayrıca emeklilik sistemi, iş gücü piyasası ve tüketim alışkanlıklarını da etkileyecek. Yaşlı nüfusun artması, çalışma yaşamına devam eden bireylerin üzerindeki yükü artırarak yeni politika ve uygulamaların geliştirilmesini gerektirecek.
Genç-yetişkin nüfusun azalması ise ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir ve işgücü piyasasında yeni trendleri beraberinde getirebilir. Bu durum, eğitim sistemlerinin ve işyerlerinin adapte olmasını zorunlu kılacak ve yeni yeteneklerin işgücüne entegrasyonu için farklı stratejiler geliştirilmesini gerektirecek.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu demografik değişimlerin etkileri daha belirgin olacak ve sosyo-ekonomik yapıların yeniden şekillendirilmesi gerekecek. Bu nedenle, uzun vadeli planlamalar yaparak bu değişimlere karşı hazırlıklı olmak ve uygun politikaları geliştirmek büyük önem taşıyor.